Fedakarlığın Ölçüsü

Fedakarlığın Ölçüsü
Fedakarlığın Ölçüsü

İyi duyguların kesinlikle miktarı yoktur. Biraz seviyorum diyemezsiniz. Bunu dediğinizde ya kendinizi kandırıyorsunuz ya da olmayan bir şeyi oldurmaya çalışıyorsunuz demektir. İkileme düştüğünüz zaman bilin ki yanlış bir şeyler var. Birini sevdiğinizden emin değilseniz çok net söylüyorum ki onu sevmiyorsunuz. Bazı duygular sadece çok olduğunda var olabilirler. Aşk gibi sevgi gibi… Bana göre bunlar orta kıvamda yaşanamaz.

Sevginin, aşkın, hoşlanmanın en güzeli çok olan halidir. Sizi bu hayatta en mutlu edecek şey kesinlikle sevmektir. Sevdikçe içinizdeki tüm iyi duygular uyanır, yaşamaya teşvik eder. Tabii karşılıklı sevgiden bahsediyorum. Birini seviyorsunuz ve o da sizi seviyorsa dünyadaki cennetin kapısını bulmuşsunuzdur. Sakın bırakmayın peşini. Sıkı sıkı sarılın. Hislerinizi abartın. Çok sevin, çok aşık olun, çok heyecanlanın, çok hayal edin, çok ağlayın, çok gülün… Yani ne yapıyorsanız çok yapın. Ancak bu gibi iyi hislerin yanında aşkın kemiricisi olan kötü hisler de var maalesef. Kıskançlık, bencillik, kişiyi paylaşma gibi bir durum olduğunu düşünme ve buna katlanamama, her şeyi feda etme ve karşıdan da feda etmesini bekleme gibi…

Bir ilişkinin oluşması, ilerlemesi, ayakta durabilmesi için fedakarlık yapmak olmazsa olmazdır. Şöyle düşünün; iki tane birbirinden bağımsız hayat birleşiyor ve yeni bir hayat oluşturmaya çalışıyor. İki tarafın da yıllardır edindiği alışkanlıkları ve oturmuş kişilikleri vardır. Bu alışkanlıkların büyük bir kısmı birbiriyle örtüşmez. Yani iki farklı insanın aynı alışkanlıklara sahip olması neredeyse imkansızdır. Peki bu alışkanlıkların arasında iki insan nasıl birbirini bulacak? Orta noktada kavuşabilmeleri için bazı alışkanlıkları yoldan kaldırmak gerekmektedir. Mesela telefonla alakası olmayan biriyseniz artık ona alışmalısınız. Çünkü hayatınızda sizi merak eden, özleyen, seven bir insan var, -sizin de onu sevdiğinizi varsayıyorum. Aksi bir durumda zaten birlikteliğin saçma ve gereksiz olduğunu düşünüyorum- siz de onu merak edecek, aramak ve görmek isteyeceksiniz. Sonuç olarak aşırı olmasa da telefonla daha haşır neşir olacaksınız. İşte bu bir alışkanlık değişimidir. Bu tip alışkanlık değişimleri sizin de partnerinizin de duygularını besleyecektir.

Fedakarlık harika bir şeydir. Tüm iyi şeyler gibi inanılmaz mutlu eder. Onun için bir şey yaptığınızda, mutluluğunu görmek iliklerinize kadar huzur salacaktır. Evet, fedakarlık harika bir şey ama nereye kadar? Bunun bir ölçüsü var mı? Kesinlikle var! Fedakarlığın aşırısı maalesef ilişkinizi süründürür ve bir süre sonra öldürür. Belli bir noktadan sonra ismi değişir zaten, artık taviz verme olmuştur o. Bunu ne kendiniz yapın ne de karşıdan bekleyin. Birinin sürekli sizin dediklerinizi yapıyor olması asla sizi mutlu etmez. Mutlu ettiğini sanırsınız hatta hep daha fazlasını istersiniz. Aslında ilişkiniz bağımlı olmuştur ve böyle giderse ölümcül bir hastalığa yakalanması kaçınılmazdır.

Partneriniz sürekli dediğinizi yaptığı zaman, sizin gözünüzde de pasif, kişilik özellikleri olmayan bir insana dönüşecektir. Aslında bu dönüşümde en büyük payın size ait olduğunu bilmeden sürekli onu suçlar ve aşağılar duruma gelirsiniz. Ne yapsa size yetmeyecek ve eksik kalacaktır. Karşı taraf da yorulacak, bitkin düşecektir. Nihayetinde elinizde iki mutsuz insan ve bir yitik ilişki kalacaktır.

İki taraf da aynı ölçüde, görünürde fedakarlık, özünde taviz verme olan durumu kabullenmiş de olabilir. Ancak bu da kimseyi mutlu etmez. Böyle duygular kemirgen bir hayvan gibi güzel olan her şeyi yer, size de başında muazzam olan ilişkinizin kemikleri kalır.

İşin özü şudur; mutlu olmak istiyorsanız belli ölçüde fedakarlık yapmanız gerekmektedir. Hayatıma birini aldım, köşeye koyayım arada bakar mutlu olurum diyemezsiniz. İstediğiniz böyle bir şeyse size tavsiyem sevdiğiniz renklerde bir vazo almanızdır. Çünkü beklentilerinizi karşılayacak tek şey odur. Sıradan bitkiler bile sevgisiz büyümezken siz aşktan böyle bir şey bekleyemezsiniz. Öte yandan da tamamen kişiliklerinizi değiştirecek bir ilişkiyi de sürdüremezsiniz. Böyle durumlarda saygı gösterip yolları ayırmak en doğrusudur. İlişkinizi bir çiçek gibi kırılgan düşünün. Su vermezseniz solar, fazla verirseniz çürür. Siz onun istediğini vereceksiniz ki o da renk renk açıp sizi mutlu edecek. Üstelik siz bu çiçeği kalbinizin sihriyle koca bir çınara bile çevirebilirsiniz.

Bir ilişki doktoru olmadığımı, kendi tecrübelerimden yola çıkarak düşüncelerimi size aktardığımı belirtmek istiyorum. Kararında fedakarlıkla büyüttüğünüz, sevda çınarlarınızın olmasını diliyorum…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Keklik resimleri

Ankara Kedi Evi

Posta Güvercin Türü